Aşk, Kadın ve Cinayet

Sevgi neydi? Sevgi iyilikti, dostluktu, sevgi emekti. Durursam bir daha kurtulamam. Ziyanı yok, gülüşü yeter bize. Yüreğim kaydıysa günah mı? Çamura saplansam yardıma gelir misin?Elini tuttum sıcacıktı, yüreği elindeymiş gibi. Elinden tutuversem benimle gelir mi? Seninim işte, alıp götürsene beni. Elveda Asya, elveda selvi boylum al yazmalım, elveda.Bitmemiş türküm benim.

Selvi Boylum Al Yazmalım

Asya ve İlyas’ın aşk sözleriyle başlamak istedim belki ışık olur yol olur!

Günümüzde aşk cinayetlerinin sayısı yükselmeye başladı, genellikle erkeğin karşılığını bulamadığı yahut aşırı kıskançlık hastalığı (othello sendromu) sebebiyle cinnet geçirip öldürülen kadınlarımızın sayısına bir önceki cinayet haberi soğumadan yenileri eklenmekte ve buna dur diyememekteyiz. Türkiye’de kadın olmak bu kadar zor olmamalı! Aşk neydi? Sevdiğine bakmaya kıyamamak mı, bakarken ona doyamamak mı? Peki ‘Ya benimsin ya kara toprağın’ sahi kim söylemişti bunu?!

Türkiye’de psikoloğa gitmenin delilik olmadığını, kişinin yaşamış olduğu ruhsal sorunların çözümünün terapi görmekten geçtiği bilincini aşılamalıyız. Çünkü kişinin yaşamış olduğu obsesif bozukluklar karşısında bilinçli ya da bilinçsiz olarak gerçekleştirmiş olduğu eylemler sonucunda hiç istemediğimiz şeyler yaşanmaktadır. Ne yazık ki toplumsal baskılar yüzünden gelişememekle birlikte gerilemeye devam ediyoruz.

Şiddete meilli kişilerin geçmişine baktığınızda mutlaka yaşamış olduğu bir travma söz konusudur. Kimse durup dururken şiddet eğilimi göstermez. Peki bu durumda ne yapılmalı? Her şeyden önce yaşanan olay karşısında bireyin karşısındaki kişiye karşı dayak ve benzeri olumsuz davranışlar sergilememesi gerekmektedir! Ama ne yazık ki biz, öyle bir toplumda yaşıyoruz ki bağırmanın, dövmenin doğru bir davranış olduğunu savunarak ‘büyüklerimden böyle gördüm, annem- babam beni böyle yetiştirdi, dayak bizde ata sporu’ algısıyla yetişen kendine özgüveni olmayan cehaletle yetişen insanlar…

Lütfen bir çocuk yetiştirirken ona sevmenin ne kadar güzel olduğunu öğretirken, karşılık bulamadığında da aşk acısı çekmesinin aslında kötü bir şey olmadığını, kişinin karakterini geliştirdiğini yaşamış olduğu olumlu ya da olumsuz olaylar karşısında ders alması gerektiğini öğretin, öğretelim. En azından gelecek nesiller de böylesi kadın cinayetleri yaşanmasın.

Cinayetten söz etmişken son olarak şunu da belirtmek isterim ki, olay sadece kadın cinayeti değil, hiç kimse ne olursa olsun bir başka insanın canını almaya hakkı yok! Yaşamış olduğu sinir krizi sırasında bir anlık düşüncesizlikle karşısındaki insanı öldürme eylemi sonrasında ne kadar pişman olsa da geri dönüşü olmuyor. Bunun bilincine varılmalı…

Gelecek güzel günlere selam olsun…

Yorum bırakın