Çook iyi hatırlıyorum, 11 Mart 2020 Çarşamba günü sosyal medyada bir haber dolaşmaya başladı, İnternational Acıbadem Yeşilköy Hastanesi’nde Corona Virüsü bulaşmış bir kişi tespit edilmiştir. Çok geçmedi hemen yalanladılar haberi, bir de üstüne asılsız haber yayanlar için hukuki işlem başlatılacaktır diye de kamuoyu duyurusu paylaştı Acıbadem Grubu. Dün bir haber geldi hastaneden, 33 yaşında genç bir kadın hayata gözlerini yumdu. Acıbadem Hastanesinde görevliydi!.. Tanıdıklar, eş, dost derken bir de öğrendik ki hastanenin bir katı günler öncesinde karantinaya alınmış, sivil vatandaşların yanısıra sağlık çalışanlarından bu virüse yakalanan da varmış içlerinde… Hastaneden bir doktor ‘ne olur kimse evinden çıkmasın burası çok kötü durumda, sokaktan bile geçmesin kimse, bol bol vitamin alın’ diye uyarmış normal hastalarını çevrelerine de haber versinler diye… Hala bu durumu ciddiye almayan deyim yerindeyse canına susamış insanlarla aynı şehirde nefes alıyor olmak beni rahatsız ediyor. Kendini düşünmüyorsan, çevrende tanımadığın insanları düşün öyle hareket et. Gerçekten bir başkasının ölümüne sebep olduğunu bile bile yaşayabilir misin?
Diyeceğim o ki, zamanında gerçekten önlemler alınsaydı, virüs saptanmış kişi(ler) saklanılmaya çalışılmasaydı belki de bugün her şey çok daha farklı olabilirdi… Kim ne derse desin devletin başındakiler önlem almak için çok geç kaldı, zamanında alınmayan önlemin ceremesini çekiyoruz. Rabbim bir an önce acil şifalar versin! Lütfen çok önemli bir işin olmadığı sürece dışarı çıkma evde kal!
Yanılmıyorsam 2011 yılı yapımlı ‘Salgın’ isimli bir film var. İzlerken resmen dejavu oldum. Neredeyse birbirine tıpa tıp benzeyen olaylar karşısında kendimi şunu düşünmeden duramıyorum; tüm bunlar kasıtlı mı yapılmıştı? (Virüsün yayılması gibi…)
13 gün oldu evden çıkmayışımın. Bazen delirecekmiş gibi hissetsem de utanıyorum o an kendimden. Benim canım sıkılıyor cümlesini kurmaya hakkım yok. Çünkü bir yerlerde sırf çalışmak zorunda oldukları için evden çıkmak zorunda olup, lanet olası virüse maruz kalıp hayatını kaybeden insanlar var. Market alışverişi yaparken stok mantığında ilerlemek de beni rahatsız ediyor. Neden mi? Çünkü kimileri oldukları yerde şu soğuk kış günlerinde kirasını, faturalarını nasıl ödeyeceğini düşünürken gıda alışverişinde stok yapmayı isteseler bile düşünemiyorlar. Onlarla aynı şartlarda olmayışım empati yapamayacağım anlamına da gelmez. Onları düşündükten sonra şükrediyorum, sahip olduğum ve olamadığım her şeye… Vardır bir bildiği! Şükürler olsun dünüme, bugünüme. Yarın ne olacağımız belli değil fakat onun içinde şükretmeli…
Ayrıca birileri de çıkıp sokağa çıkma yasağı getirildi demediği sürece ne vaka sayılarımız biter ne de ölen insanların sayıları… Kendi OHAL’inizi ilan edin demekle olmuyor. En kısa zaman içerisinde buna dur demeli! Yeter artık, diğer ülkelerin günlük vaka sayılarını kat kat geçtik ve geçmeye de devam ediyoruz. Kim? Ne zaman? Buna bir dur diyecek?!
#evdekaltürkiye #sabırduainanç
#yayılmayıdurdur #covid19

Sokağa çıkma yasağı 2 hafta önce ilan edilseydi daha iyi olabilirdi durum, şimdi ne olacağını bilen bile yok.
BeğenLiked by 1 kişi
Her geçen gün ölüm sayıları artarken neden hala sokağa çıkma yasağının ilan edilmediğiyle alakalı kafamda deli sorular dönüyor… Benim ön görüm sürecin uzun olduğu ve birden kesilemeyeceği, bu zaman içerisinde de mümkün olduğunca önlemlerimizi çok daha sıkı bir şekilde almaya devam etmemiz gerektiği.
BeğenLiked by 1 kişi